15 Ocak 2008 Salı

Sezgi Mengi


Sezgi Mengi


Sezgi Mengi ( 1985 ) Türk sinema ve tiyatro oyuncusu.Sezgi Mengi, 1985 yılında İstanbul'da doğdu. Nişantaşı Işık Lisesi ve Pera Güzel Sanatlar Lisesinden sonra Bilgi Üniversitesi Sahne ve Gösteri Sanatları Yönetimi Bölümü'ne devam etti.Mengi'nin ilk tiyatro deneyimi Işık Lisesi Tiyatro koluna girmesiyle başladı. Daha sonra Pera Güzel Sanatlar Lisesine Geçti ve mezun olduktan sonra Şahika Tekand'ın Studio Oyuncuları tiyatrosunda oyunculuk egitimini tamamladı.Mesude Eraslan'ın keşfi ile ilk televizyon denemesi olan Şarkılar Seni Söyler'de Deniz Akkaya ve Kerem Alışık ile oynadı. Daha sonra İki Genç Kız filminde Erim Karakterini canlandırdı. Çinliller Geliyor filminde Bedri karakteri ile büyük bir oyunculuk denemesi yaptı. Son olarak Avrupa Yakası dizisinde Fatoş'un oğlu Alican karakteri için konuk oyuncu olarak rol aldı.


Filmleri


2006 29-30 rol adı: Ata2006 Çinliler Geliyor rol adı: Bedri2006 Ahh İstanbul rol adı: Tahir2005 Seni Çok Özledim rol adı: Bulut Ertunç2004 Avrupa Yakası rol adı: Alican - Konuk Oyuncu2004 İki Genç Kız rol adı: Erim2004 Kırlangıç (tv filmi)2003 Hürrem Sultan rol adı: Şehzade Mehmet2003 Şarkılar Seni Söyler rol adı: Ferhat


Serkan Altunorak


1.Serkan Altunorak kendini anlatmak isterse nasıl tanımlar?
Kendimi anlatmaktan çok insanların beni tanımasını daha çok istiyorum. O yüzden bu mesleği seçtim, oyuncu olmamın sebebi bu. Bende kendimi çok iyi tanımıyorum aslında. Belki de kendimi çok iyi tanıyorum. İnsanın kendisini çok iyi bilmesi korkutucu birşey. Bizim işimiz bu, okuldan itibaren işe kendimizi tanımakla başlıyoruz, kendinden yola çıkarak birşeyler yapmaya başlıyoruz. Ancak bu durum bende okulla birlikte başlamadı. Benim hep söylediğim bir şeydir bu; 4,5 yaşında ilk kez sinema gitmiştim ve izlediğim ilk film E.T.’di. Ve E.T. acayip bir olaydı. Anneme sormuştum “bu çocuk kim?” diye. Hep E.T.’nin arkadaşı olan o çocuğun yerinde olmayı istemiştim. E.T., arkadaşı bendeki beyazperde ve oyunculuk merakını uyandırdı. Benim kendimi tanımlamam zorlayıcı bir durum değil, ama röportajın sonunda siz kendiniz benimle ilgili birşeyler çıkartacaksınızdır.

2. O zaman oyuncu olmanızdaki etken E.T. karakteri mi?
(Gülerek) Tabii ki onu model almadım. Oyunculuk yapma isteği bende ne zaman ortaya çıktı diye düşündüğümde kendimde hep orayı yakalıyorum. Hep o film, o sinema, o gün üstümdeki kıyafet hatırımda yani o güne ait herşeyi hatırlıyorum.

3.Şu ana kadar oynadığınız rollerin hangisinde Serkan Altunorak’tan izler var?
(Düşünerek) İmkansız Aşk’taki Efe karakteri. O çünkü çizgileri belli olan bir karakterdi. Dizi sit-com’‘du ama Efe karakteri tip değildi. Dizide Ebru Gündeş ve benim dışındaki bütün karakterler tip’ti. Bir tek Ebru Gündeş ve ben gerçeğe yakın karakterlerdik. Ve Efe karakteri bu yüzden Serkan’a daha yakın gibiydi. Çok benim tepkilerim yoktu aslında. Yine Efe’nin vermesi gereken tepkilerdi, ama hani kendime daha yakın oynadığım tek karakter Efe’ydi.
4. Oyuncu kimliğiniz dışında dublaj sanatçısısınız da ayrıca... Oyunculuğunuzdan çok sesinizle tanındığınızı görüyorum sizinle ilgili forumlarda, bunu neye bağlıyorsunuz?
‘Yağmur Zamanında’ ki Volkan’da yüzüm pek görülmediği için benim sesimin bana ait olmadığını düşünen pek çok insan olmuştur. Alışveriş yaparken “aaa, bu sizin kendi sesiniz mi?” diyen çok oldu. Özellikle çocuklar çok uyanıklar bu konuda, çünkü Bugs Bunny çok belirgin bir ses oldu ve ondan yakalıyorlar ve şaşırtıcı olan şey de bu. Seslendirmenin dışında oyuncu ve dublaj yapan insan çok az, kamera karşısına geçen insan yok. Özellikle benim kuşağımda neredeyse hiç yok ve doğal olarak insanlar şaşırıyorlar. Çünkü dublaj sanatı zaten çok merak edilen birşey. Sesimi insaların tanıyor olması hoşuma gitmiyor değil aslında.
5. Seslendirme sanatının oyunculuğa kıyasla zor yanları var mı?
Seslendirmeyi 10 yaşından beri yapıyorum. Başlangıçta tabii ki zordu. Ama bu bir pratik işi ve hakikatten ayrı bir yetenek işi bence. Kafa yatırılması gereken bir iş ve onun dışında ses güzelliği ve benzeri şeyler bunlar biraz bence ikinci planda. Bu işi gerçekten istemek, yapmak istemek, bu işin üzerine eğilmek, kafa patlatmak ve hakikatten iyi bir konuşmacı olmayı istemek gerek. Şu anda benim kadar şanslı şu kuşakta kimse yok çünkü benim başladığım zamanda sadece TRT vardı özel kanallar yoktu ve o kadar önemli insanlarla birlikte dublaj yaptım ki ben Macide Tanır, Rüştü Asyalı, Sungur Babacan ve daha aklıma şu an gelmeyen pekçok isim var. Mesela Cüneyt Gökçer daha benim hocam değilken dublaj yaptığım bir insandır. Yani var da var... Bu insanlarla, hiçbir şey yapmayın, stüdyoda onlarla birlikte olmak bile çok önemliydi ki- o zamanlar 12-13 yaşındasın.

6. Beğendiniz dublaj sanatçıları kimlerdir?
Ben bu işi hakkıyla yapan herkesi çok seviyorum. Yapması gerektiği gibi yapan herkesi çok seviyorum.

7. Oyunculuk mu dublaj sanatçılığı mı desem? İkisi arasında tercih yapar mıydınız?
Benim hiçbir zaman seslendirmeden hayatımı kazanmak gibi bir isteğim olmadı. Seslendirmeyi çok seviyorum ama o benim hep bir yanımda tuttuğum yedek bir işti. Hayatımın sonuna kadar sadece seslendirme yapmak istemedim ama sonradan tabii oyuncu olmamla beraber işin vazgeçilmez bir parçası oldu. Çok uzun zamandır mesela 1,5 yıldır sadece reklam dublajı yapıyorum, bunun dışında dublaj yapmıyorum. Ben sadece keyif almak için dublaj yapıyorum artık. Benim için güzel film olması ve konuşmak isteğim karakter olması önemli.
8. Tiyatro oyununuz var mı?
Tiyatro yaptım, Amerika’dan döndükten sonra Mimar Sinan Üniversitesi’nde master’a başladım. Orada Mustafa Avkıran ile çalıştım. Sonra Mustafa Avkıran’nın özel tiyatrosunda, İSM 5.Sokak Tiyatrosu’nda ‘Neos Cosmos’ diye bir oyun sahneledik. Derya Alabora, ben, Murat Daltaban, Ayşe Selen ve Ödül Avkıran. Böyle bir kadro ile hiç metni olmayan bir tiyatro yaptık. Mustafa Avkıran’ın anneannesinden kalan hatırladıkları şeylerle yapılmış bir oyundu; oyun genel olarak din; musevilik, hıristiyanlık, müslümanlık ve o şarkılar, daha çok topraktan gelen bir denemeydi. Biz Türkiye’de üç oyun yaptık ve yurtdışında çoğunlukla oynadık, festivallere katıldık. Ben sinemaya tutkun bir insanım. Hedefim sinemada kariyer yapmak. Ama tiyatro okuduğum, mesleğini yaptığım bir dal. Şöyle bir şey olsaydı eğer Türkiye’de sinema oyunculuğu diye üniversitede bir dal olsaydı ben sinema oyunculuğunu seçerdim ama Türkiye’de oyunculuğun temeli konservatuar, tiyatro ve tiyatro oyunculuğu olduğu için başta tercih etmek zorunda kaldım sonra çok sevdim, o ayrı birşey, ama Türkiye’de şartlar o kadar zor ki tiyatro anlamında. Bu hakikatten bir kişi ya da iki kişinin isteğiyle çözülebilecek problemler değilmiş gibi geliyor bana. Ben üçüncü sınıfta Amerika’daki bir okula kabul edildim. Amerika’ya gittim, okulu bitirdim döndüm, tekrar New York’a gittim. Yani benim aslında burada hiç tiyatro yapacak ya da tiyatroda pratik yapacak zamanım olmadı. Burada değildim çünkü.

9. Yeni projeleriniz var mı? Biraz bahseder misiniz?
Şubat’ın ikinci haftasında Show Tv’de yeni bir dizi ekranlarda olacak. Bu çok kuvvetli bir aşk hikayesi. Şimdiye kadar hiç oynamadığım bir rol. Şimdiye kadar ne sahne üzerinde ne okulda hiç çalışmadığım bir role hazırlanıyorum. Dizi için Mardin’e gidiyorum. Suriye’ye de gideceğim. Hayatımda ilk defa doğuya gidiyorum, hem de çalışmak için. Böyle bir projenin içinde yer almaktan çok mutluyum. Gelen pek çok teklifin içinden en çok yer almak istediğim proje bu oldu.
Dizinin adı şimdilik “Tutsak” ama değişme ihtimali olabilir. Hande Ataizi ile başrolü paylaşıyorum. Dizide bir seyisi canlandıracağım. Bu nedenle binicilik dersleri alıyorum, çünkü rolüm gereği çok iyi ata biniyor olmam lazım ya da çok iyi ata biniyor izlenimi vermem gerek. Bunun için teknik şeyler öğreniyorum.

10. Biraz sinema filminizden bahsedelim. Mart 2007’de “GOMEDA” vizyona girecek. Filmden ve oynadığınız rolden bahseder misiniz? Daha önce vizyonda olan “ARAF” ile benzer konu etrafında şekillenen bir film mi?
Araf ile benzer konusu yok aslında çünkü filmin konusu basında yazılan konudan çok farklı, Araf’ta bir tek kürtaj olayından bahsediyor. Kürtaj Gomeda’nın temel konusu değil, Araf’ın temel konusu. Gomeda ve Araf’ın birbirini tutan hiçbir tarafı yok; ne konu benzerliğinden ne de anlatım biçimden. Çok ayrı filmler. Filmde Tolga karakterinin oynuyorum. (Gülüşmeler) Tan Tolga Demirci’nin yarattığı Tolga karakteri.

11. Serkan Altunorak ilerde kendini nerede görmek ister? 10 sene sonra nerede olur? Amerika’ya gider mi mesela?
(Tebessüm) İnşallah!.. Benim hep istediğim okuldayken de istediğim, Amerika’ya gitme sebebim de buydu hep uluslararası bir kariyer yapmaktı. Ve bu sinemada bir kariyerdi. Bunun için çok çalıştım, okulu kazandım Amerika’ya gittim ama bir takım başka etkenlerden dolayı buraya dönmek zorunda kaldım, ama bunu hiç sorgulamıyorum. Şu anda burada da çok mutluyum. İşimi gayet olması gerektiği gibi yapıyorum. Ve 10 sene sonra umarım uluslararası projelere imza atmış olurum.

12. Oyunculuk dışında kamera arkası, mesela senaryo yazarlığı olabilir mi bu?
Yok, benim işim oyunculuk onun yanında yaptıklarım ise bu işin artısı. Yazdıklarım şu an sadece beni ilgilendiriyor. Benim kendi çalışmalarım, kafamda kurduğum hikayeler, yazdığım küçük şeyler... Onlar tamamen benim küçük denemelerim. Kendi eskizlerimin oyunculuğuma da çok faydası oluyor. Ama çok çok ilerde yazdıklarım hayat bulabilir, neden olmasın?

13. Bazı oyuncular ya Jön’dür ya karakter oyuncusudur. Serkan Altunorak kendisi için bu konuda ne düşünüyor?
Bazı haberlerde bana “Türkiye’nin yeni Jön’ü” diyorlar. Ben Jön lafını çok klişe buluyorum. Hiç olmak istediğim bir şey değil. Niye değil? Çünkü öyle bir title üstüme almak gibi bir hedefim yok. Bunu hiç düşünmedim böyle bir title üstüme almayı, bunlar karar verilebilir şeyler değil. Ben Türkiye’nin Jön’ü olayım gibi şeyler düşünmüyorum.

14. (15) kısa soru ve bunların sizdeki karşılıklarını öğrenmek isteriz.
Ankara ailem
Aile herşeyim
Tiyatro (uzun sessizlik, gülüşmeler...) Konservatuar
Mutluluk huzur
Rastlantı inanmadığım tek şey, benim inancıma göre yok
(Kabala felsefesi ile ilgileniyor)
Samuel Beckett benim tek kelime ile anlatamayacağım yazar
Hayal hep yaptığım şey
Ayrılık beceremediğim bir şey
Istanbul zor alıştığım yer
Aşk bir kere tattığım şey
Küçük Prens (gülüşmeler) ilk okuduğum kitap
Evlilik hiç düşünmediğim şey
Heyecan şu an “at”
Sinema çok çalıştığım şey
Oyunculuk yapmaya çalıştığım şey
Reklam umursamadığım şey
15. Serkan Altunorak’ın EN’leri
En son izlediği tiyatro oyunu
Hırçın Kız, Haluk Bilginer Tiyatrosu
En son izlediği film
Little Children
En beğendiği aktör
Jim Carrey, Edward Norton, Gary Oldman
En beğendiği aktris
Judi Dench, Susan Sarandon, Helena Bonham Carter, Kate Winslet
En sevdiği yemek
Makarnayı tek geçiyorum, çok üşengeç bir insanım ama çok düzenli besleniyorum, yemeğime çok dikkat ediyorum, makarna dışında sebze çok seviyorum mesela ıspanak.
En sevdiği şarkı
Radiohead hayranı bir insanım. Thom Yorke hayranıyım şu ara Analyse adlı şarkısını dinliyorum The Prestige’in Soundtrack’i 24 saat ipod’um da o var. U2’nun One adlı parçasını da çok severim. Ben müziği çok seviyorum, müzik benim hayatımda ‘olmazsa olmaz’ şey.

En sevdiği mekan
Park çok seviyorum, yeşil olan her yer olabilir, Bebek Parkına çok giderim.
En sevdiği aksesuar
Tek aksesuarım sol kolumdaki kırmızı ipim
En sevdiği şehir
New York
Yapmaktan en keyif aldığı şeyler
Spor, arkadaşlarımla vakit geçirmek, sinemaya gitmek, müzik dinlemek, düşünmek
En sevdiği yazar
Irvine Welsh’i çok seviyorum
Mesleğimle ilgili bütün kitapları takip etmeye çalışıyorum. Kitap haricinde çok iyi bir dergi okuyucusuyumdur. Aylık ve haftalık olmak üzere yurtdışı yayınları takip etmeye çalışıyorum.

Keyifli bir röportajın sonunda bana sadece Serkan Altunorak’a beyazperde de başarılı ve uzun soluklu bir sinema kariyeri dilemek kalıyor. Bir de ilk sorunun cevabını tamamlamak... Soruyu anımsarsanız Serkan Altunorak cevabını bana bırakmıştı. İki saatlik ropörtajın sonunda bende bıraktığı izlenim bunlar oldu...
İçten… Samimi... Güleryüzlü... ve herşeye rağmen sıradışı bir kişilik Ayakları yere basan sağlam bir karakter açıksözlü, açıkyürekli ve bir o kadar müteşekkir
Satır aralarını kaçırmayan, detayları yakalayan yüksek sorumluluk bilincine sahip ve bu nedenle rastlantıya yer verilmeyen üretken bir yaşam
Değerleri ve yüksek hedefleri olan sinema tutkunu bir adam Öncelikle oyuncu ama aynı zamanda dublaj sanatçısı SERKAN ALTUNORAK

Röportaj: Ebru Toğuşlu / Medyakulisi
Şiir: Muzaffer Aslan

Mine Tugay


Mine Tugay, 1978 yılında subay olan babasının görev yeri olan Konya'da doğdu. Liseyi Yeni Levent Lisesinde bitirdi.

Ardından 1997 yılında oyunculuğa Masal Gerçek Tiyatrosu'nda oynadığı 'Büyük Kulaklı Küçük Ayı' adlı oyun ile adım attı. 1998 yılında İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Oyunculuk Bölümünü kazandı.

Konservatuardan mezun olduktan sonra Semaver Kumpanya'da tiyatro oyunlarında oynamaya başladı.

2003 Yılında Işıl Kasapoğlu rejisiyle 'Onikinci Gece' ve 'Kuşlar Meclisi' oyunlarında oynadı. Aynı yıl 'Gülbeyaz' adlı televizyon dizisinde rol aldı.

2004 yılında 'Adı Aşk Olsun' adlı dizide ve 'Gönül Yarası' adlı sinema filminde rol aldı. Aynı yıl Semaver Kumpanya'da Işıl Kasapoğlu ve Bülent Emin Yarar rejisiyle 'Mem ile Zin' adlı oyunda oynadı.

'Beko Plazma TV' , 'Eti Çay Keyfi', 'Anadolu Bank', 'Bosch Çamaşır Makinası', 'Ecobella Home', ‘Bosch Logixx 8 Çamaşır Makinası' oyuncunun yer aldığı reklam filmleri arasındadır.

2005 yılında 'Aşk Her Yaşta' adlı televizyon dizisinde oynadı. Bahçeşehir Üniversitesi İleri Oyunculuk Yüksek Lisansını tamamlarken 'Aliye' adlı dizide rol aldı.

2006 yılında Yüksek Lisans'ını bitirdi. Aynı yıl Tiyatro Dot'ta Emre Koyuncuoğlu rejisiyle 'Çok Uzak' adlı oyunda oynayan Mine Tugay, Show TV'de yayınlanan ‘Gülpare' ve Star TV'de yayınlanan "Benden Baba Olmaz" adlı dizilerde başrolde yer almıştır. Gaye Sökmen'le çalışmaktadır. http://www.gayesokmen.com.tr/

Ezgi Mola


Ezgi Mola Doğumu 29/03/1983 - İstanbul


Filmleri - Oyuncu (8 Film)


Hırsız Polis Gülay 2005

Organize İşler

Berrak 2005

Sevinçli Haller 2004

Görünmez Adam 2004

Hızlı Adımlar Selen 2004

Sultan Makamı Seda 2003

Unutma Beni Seda 2002

Karate Can 2001

Civan Canova Hakkında


Kısaca...

Civan Canova
1955.. Ankara’ da doğdu.
1973.. T.E.D. Ankara Kolejini bitirdi.
1974.. Yılmaz Güney’ in Arkadaş filminde rol aldı ve aynı yıl Ankara Devlet Konservatuarı Tiyatro Bölümüne girdi.
1979.. Konservatuardan mezun olarak İstanbul Devlet Tiyatrosu kadrosuna katıldı.
Oynadığı bazı oyunlar: Antigone (1979), Yaralı Geyik (1980), Kunduz Kürk (1980), Bir Yaz Dönümü Gecesi Rüyası (1981), Truva Savaşı Olmayacak (1982) Barış Gezegeni (1982), Kırmızı Pabuçlar (1983), Julius Caesar (1985), Lysistrata (1986), Düşüş (1987), Cadılar Machbethi (1987), Danton’un Ölümü (1990), Ölüm Tuzağı (1992), Gizli Oturum (1993), Yeşil Papağan Limited (1994), Bir Casusa Ağıt (1998), Kaktüs Çiçeği (2001)
1989.. Kör Buluşma adlı film senaryosu Kültür Bakanlığı tarafından En İyi 10 Senaryo arasında değerlendirilerek ödüllendirildi.
Rol Aldığı Filmler: Arkadaş, Nehir, 80.Adım, Sır, Çiçek Taksi (TV),Gece Yürüyüşü (TV), Bizim Aile (TV).
1994.. İlk oyunu Kıyamet Sularında, 1995-96 Tiyatro sezonunda, Kenan Işık yönetiminde, İstanbul Devlet Tiyatrosu tarafından sahnelendi. Aynı yıl İsmet Küntay ve Avni Dilligil En İyi Oyun Yazarı Ödüllerini aldı.
1997.. İkinci oyunu Sokağa Çıkma Yasağı, 1997 Cevdet Kudret Edebiyat Ödülünü aldı ve Cüneyt Çalışkur yönetiminde İzmit Belediye Tiyatrosu tarafından sahnelendi.
1998.. Sokağa Çıkma Yasağı Arif Akkaya yönetiminde İstanbul Şehir Tiyatrosu tarafından sahnelendi.
2005.. ‘Ful Yaprakları’ Turgay Kantürk yönetiminde, İstanbul Devlet Tiyatrosu tarafından sahnelendi.
2005 “Erkekler Tuvaleti’, Oyun Okulu tarafından, Dokuz Eylül Üniversitesi GSF Tiyatro Bölümü’nden Yrd.Doç.Dr. Semih Çelenk’in rejisi ile İzmir’ de sahnelendi.

Diğer Oyunları:

Erkekler Tuvaleti, Kızıl Ötesi Aydınlık, Düğün Şarkısı, Üstat Harpagona Saygı ve Destek Gecesi,MitosMorfos, Niobe, Neon.


Hâlen İstanbul Devlet Tiyatrosu sanatçısıdır.

Sınıf Dizisi 3. Tanıtım Fragmanı

Sınıf Dizisi Yakında...



Alışılmadık! Gerçekçi! İddialı Oyuncu Kadrosuyla Yakında


Sürprizlerle Dolu Bir Dizi Geliyor!



"dersimiz hayatta kalmak!"



Sınıf Dizisi Yakında Show TV 'deBKM nin Yapımcılığında yeni bir dizi Show TV ekranlarında Başlıyor.Bir okulda eçen ve Gerilim türünde olması beklenen dizi şimdiden merak uydırmaya başladı.Sınıf dizisi ile ilgili hertürlü Haber , Oyuncular Hakkındabilgiler , Oyuncu Röportajları ,Dizi Bölümleri , Fragmanları ve Anketlere burdan ulaşabileceksiniz.

Sınıf Dizisi 2. Fragmanı

Sınıf Dizisi Show TV'de Yakında

Sinif Dizisi Hakkinda

“DERSİMİZ HAYATTA KALMAK”


Dünya, ülke, şehir, mahalle, okul. SINIF
Ya da tam tersten okuyalım. Sınıftan dünyaya… Çocuk gençlerimizden etrafımızdaki dünyaya…
Kendi içlerinde bir dünya olan mahalleler var, hemen yanıbaşımızda, etrafımızda. O mahalle-dünyalar, içinde yaşadığımız dünyanın tüm zorluğunu, şiddetini, terini, kanını barındırıyor. O mahalle-dünyaların dışına çıkmak zordur, hele bir çıktın mı, tekrar içine girmek daha zordur. Orada çocuklar okullarına giderken, bir taraftan bu dünyanın içinde hayatta kalabilmenin yollarını ararlar. Bir şeye ait olmak zorundalar. Tutundukları, ait olduklari şeyin bir parçası olacaklar. Neye özeniyorlarsa, ona dönüşecekler.
İstanbul. Karadere Lisesi. Bu mahalle-dünyanın bir kesidi. Bu hayat sınavından sadece gencecik çocuklarımız geçmiyor. Bu defa, bu kan lekeli, kırık tahtalı sınıfta, eski sıralarda, ev kadınımızdan, esnaf kocamıza, lise öğrencisinden, öğretmenine, bu dünyayı oluşturan, şekillendiren ve ona tabii olan hepimiz oturuyoruz. Hepimiz aynı sınıftayız. Hepimiz aynı dersi okuyoruz. Sınıfı geçmekten daha önemli bir gayemiz var, hepimizin.
BU OKUL HAYATI VE YAŞAM SAVAŞI YAKINDA SHOWTV DE BAŞLIYOR!

Sinif Dizisi Müzigi Sözler


Herkes aynı hayatta
Kendini birşey sanma
Ne kadar çok bilirsen
O kadar bela başa
Sen bilirsin aslında
Aklımdan geçenleri
Zaman herşeyi çözer
Şu beklemek olmasa


sınıf dizisi müzikleri,sınıf dizisi müzik sözleri,sınıf dizisi yeni bölüm,sınıf dizisi yeni fragman,sınıf dizisi,sınıf dizi,sınıf dizisi müzkleri,sınıf dizisi izle,sınıf dizisi fragmanları,sınıf dizisi izle,sınıf dizisi-bölümleri,sınıf dizisi-resimleri,sınıf dizisi resimleri,sınıf dizisi-fotoğrafları,sınıf dizisi showtv,sınıf dizisi indir,sınıf dizisi seyret,sınıf dizisi,sınıf dizi,sınıf dizisi,sınıf dizi,sınıf dizisi oyuncuları,sınıf dizisi fan club,sınıf dizisi fan clup,sınıf dizisi oyuncu röportajları,sınıf dizisi bölüm izle,sınıf dizisi yeni ,showtv sınıf dizisi yeni,sınıf dizisi bölüm izleüsınıf dizisi bölümleri indir,sınıf dizisi yeni bölüm,sınıf dizisi yeni fragmanı,sınıf dizisi fragmanı

Sınıf Dizisi Müziği İndir

Sınıf Dizisi İçin Hazırlanmış "PİNHANİ" Grubunun Yaptığı Dizi Müziğini Alttaki Linkten İndirebilirsiniz...

http://rapidshare.com/files/83483212/sinifdizisiyeni.blogspot.com.rar

Sınıf Dizisi Oyuncuları

SINIF DİZİSİ

Sezgi Mengi;
Pera Güzel Sanatlar Lisesini bitirdi.Daha sonra da Bilgi Üniversitesi Sahne ve Gösteri Sanatları Yönetimi Bölümü'nü okudu.Bildiğim kadarıyla...Şahika Tekand'ın Studio Oyuncuları tiyatrosunda eğitim almış.Rıza Kocaoğlu ;Dokuz Eylül Üniversitesi'nin oyunculuk bölümünden mezun.

Ezgi Mola :
Müjdat Gezen mezunuHırsız Polis,Senden Başka, Görünmez Adam Hayatımın Kadınısın gibi yapımlarda dikkatimi çekmiş başarılı bir oyuncudur.

Serkan Altunorak;
Hacettepe tiyatro bölümü mezunuydu sanırım.Ve şu an ablamdan aldığım bilgiye göre Mimar Sinan Üniversitesi'nde yüksek lisans yapmış.ya da yapıyormuş.

Mine Tugay;
İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı bölümü mezunudur.Gönül Yarası ve benden baba olmaz'ın vazgeçilmezlerindendir kendisi...

Civan Canova:
Kaktus cicegi 'nde takdirimi kazanmış bir tiyatro sanatçısıdır.Yani uzun lafın kısası ''oduncu değil oyuncuların'' {ya bu da tavla terimi oldu ama }yer aldığı bir yapım eğer konu itibariyle de dikkatimi çekerse ve izlediğim bir diziyle çakışmazsa izlemekten zevk alacağım sindire sindire izleyebileceğim bir yapım...

1. Bölüm Özeti

Sınıf 1. bölüm özeti:
Karadere mahallesinin serseriliğiyle ün yapmış asi gençlerinden Umut ( Serkan Altunorak ), sebep olduğu bir olay sonucu mahalleyi terk edip Tunceli' de öğretmenlik yapmaya başlamıştır. Ta ki kardeşi Kaya'nın ( Sezgi Mengi ) bir sınıf arkadaşı tarafından vurulduğunu öğrenene dek.Haberi alan Umut mahalleye geri döner. Aradan altı yıl geçmiş, mahallede çok şey değişmiştir. Geride bıraktığı insanlar, özelliklede aşık olduğu kadın Özlem (Mine Tugay ), onu karşısında görünce hiç de Umut'un beklediği gibi tepki vermez.Kardeşi yoğun bakım ünitesinde ölüm kalım mücadelesi verirken Umut da kardeşini vuran çocuğun, Tarık 'ın peşine düşmüştür. Bu takip sırasında, Kaya'nın vurulmasında Şeref ve adamlarının parmağı olduğunu anlar. Bu nedenle de altı sene önce can dostu, bugünse düşmanı olan adamla yüzleşmek zorunda kalır.Peki bu yüzleşme Umut ' a nelere mal olacak? Yoğun bakımdaki kardeşi Kaya, hayatta kalmayı başarabilecek mi? Umut Tarık 'ın yeni yerini öğrenebilecek mi? Karadere Lisesi'nin üzerinde dolaşan kara bulutlar, Umut'un kalbindeki tek bir soruyu gölgeliyor aslında;AFFETMEK Mİ? İNTİKAM MI...???İstanbul....Karadere....Karadere Lisesi....Bu mahalle gerçek dünyanın bir kesidi. Bu mahalledekilerle hepimiz aynı sınıftayız. Hepimiz aynı dersi okuyoruz. Sınıfı geçmekten daha önemli bir gayesi var hepimizin. Sevdiklerimizle, yaşama onurumuzla, başarma arzumuzla, aydınlık tarafta kalmak: Hayatta kalmak...Bu mahalledeki kahramanlar, pek çok anlamda sıradan insanlar. Kendi sorunları, önyargıları, hayat sıkıntıları, hataları var. Öğretmen onlar. Bu okulda bir kavga var. Gerçek hayatta her okulda olduğu gibi. Bu kavga okulun içinde, okula giderken, okuldan dönerken durmadan devam ediyor. Bu kavganın tabi ki kahramanları var, tutunmaya çalışan küçük insanlar. İçlerinden sadece bir avucu tutanabiliyor. O kavgada hem kendilerini kaybetmemeye hemde çocuklara yardım etmeye çalışan beş on tane insan bu mahallede bir araya geldi. Aralarından bir tanesi; bir ağabey, bir öğretmen ve bir sevgili Umut... O bir kahramanın özeliklerini daha çok taşıyor. Bu hikaye bir okulun, öğrencilerin ve onları şekillendiren dünyanın hikayesi ise, içinde kalbimizi ısıtacak, bize şimdiye kadar yapılmamış şeylerin yapılamaz olmadıklarına inandıracak da bir kahramanı var.Bu hikayenin, bu mahallenin, nihayetinde bu kavganın kötüleri de var. Şeref, Sarp ve adamları ve bir şekilde kendilerine çekmeyi başardıkları öğrenciler hatta öğretmenler var. Neyse ki onlara karşı duran tek savaşcı Umut değil, Başka öğretmenler, öğrenciler ve başka mahalleliler de var. Karanlık ve aydınlığın bir liseyi mesken tuttuğu bu karşılaşmada, taraflar üstün gelmek için herşeyleriyle savaşıyorlar.Bütün bunlara tanık olurken unutmamamız gereken bir şey daha var; Karadere de hayat devam ediyor. Topal Süleyman'ın futbol sahası doluyor ve boşalıyor, mahalle kahvesi hergün yeni dedikodulara çalkalanıyor. Okulda her yeni gün, yeni bir olay anlamına geliyor; bazen bu kazanılmış küçük bir zafer demek, bazen de büyük bir mağlubiyet...Mahallede arkadaşlıklar kuruluyor, parçalanıyor; aşklar başlıyor, bitiyor; insanlar yaşıyor, ölüyor. Öğrencileriyle, öğretmenleriyle, anne-babalarıyla, sevgilileriyle, kısacası bizim gibi insanlarıyla Karadere nefes alıyor...